Kediler, çevrelerini keşfetmek ve tanımak için en çok koklama duyularına güvenirler. Yeni bir koltuk, market poşeti, ayakkabı ya da eve ilk kez gelen biri... Kedinizin önce bu nesne ya da kişiye yaklaşması, ardından da dikkatle koklaması tesadüf değildir. Bu davranış, kedilerin dünyayı algılama ve güvenliklerini sağlama yöntemlerinden biridir. Özellikle evdeki düzenin değiştiği ya da yeni eşyaların geldiği durumlarda, kedinizin bunlara tepki göstermesi, hatta saatlerce yanından ayrılmadan koklaması tamamen doğaldır.
Bu yazımızda, kedilerin evdeki yeni eşyaları neden kokladığını, kokunun onlar için neden bu kadar önemli olduğunu ve bu davranışların ardında yatan içgüdüsel anlamları detaylıca inceleyeceğiz. Ayrıca eve gelen yeni bireylerin de neden önce koklandığına, bunun yalnızca tanıma mı yoksa olası bir tehdidi algılama çabası mı olduğuna da açıklık getireceğiz.
Kediler için koku, görsel ya da işitsel ipuçlarından çok daha önceliklidir. İnsanlar dünyayı daha çok görerek algılarken, kediler için durum farklıdır. Onların dünyasında kokular, bir nesnenin ne olduğunu, nereden geldiğini ve güvenli olup olmadığını anlamanın en temel yoludur.
Kedilerin burunları son derece gelişmiştir. Ortalama bir kedi, insanlardan yaklaşık 14 kat daha güçlü bir koku alma yetisine sahiptir. Ayrıca vomeronazal organ (Jacobson organı) sayesinde feromonları algılayabilirler. Bu sayede sadece koku değil, kokunun taşıdığı duygusal ve biyolojik bilgileri de çözümlerler. Yani bir kedinin bir eşyayı koklaması, yalnızca ‘bu nedir’ sorusunun cevabını bulmak değil, aynı zamanda ‘bu bana tehdit mi’, ‘kime ait’, ‘benim alanıma uygun mu’ gibi sorulara yanıt aramak anlamına gelir.
Evdeki herhangi bir değişiklik – yeni bir halı, alışveriş torbası, kutu ya da mobilya – kedinizin dikkatini çeker. Özellikle ilk kez gördükleri bir nesne söz konusuysa, buna yaklaşırken önce temkinli olurlar. Genellikle önce yavaşça yaklaşır, nesnenin çevresinde dolanır, ardından uzun uzun koklarlar.
Bu davranışın arkasında birkaç temel neden yatmaktadır. Öncelikle kediniz, yaşadığı evi kendi bölgesi olarak kabul eder. Bu nedenle evin içine giren her yeni eşya, onun için potansiyel bir değişim ve dolayısıyla dikkatle denetlenmesi gereken bir unsurdur. Yeni gelen nesne, bölgesel kontrolünü tehdit edebilecek bir unsur olabilir mi diye düşünür ve bu yüzden ilk adım olarak koklama davranışı sergiler. Aynı zamanda kediler, son derece dikkatli ve temkinli hayvanlardır; bilmedikleri bir eşyanın tehlike yaratıp yaratmayacağını anlamak için önce koklayarak bir tür analiz yaparlar. Koku sayesinde o nesnenin canlı mı cansız mı olduğunu, daha önce tanışıp tanışmadığını anlayabilirler.
Ayrıca koklama sonrası nesneye sürtünme, başını yaslama ya da patisiyle dokunma davranışları gözlemlenebilir. Bu da kedinizin o nesneyi artık ‘benimsediğini’ ve üzerine kendi kokusunu bırakmak istediğini gösterir.
Kediniz eve gelen bir misafiri fark ettiğinde genellikle önce saklanır ya da uzaktan gözlemler. Ardından yaklaşır, kişinin çantasını, kıyafetlerini ya da doğrudan bedenini koklamaya başlar. Bu davranış sosyal bir tanıma biçimidir. Kediniz, misafirin kokusundan yola çıkarak onun kim olduğunu, başka hayvanlarla temas edip etmediğini, hatta ruh halini bile algılayabilir.
Bu noktada davranışın detaylarına dikkat etmek gerekir. Eğer kediniz sadece birkaç saniye koklayıp sonra ilgisini kaybediyorsa bu genellikle sadece tanıma davranışıdır. Ancak kediniz tüylerini kabartıyor, hırlıyor, kuyruğunu sertçe sallıyor ya da hemen uzaklaşıyorsa bu kişinin kokusunda bir tehdit algılamış olabilir.
Kediler kokularla çok fazla bilgi alır: Misafiriniz başka bir kediyle temas ettiyse, üzerindeki kokular bu bilgiyi kedinize ulaştırır. Aynı şekilde stresli bir misafir farklı feromonlar salgılayabilir ve kediniz bunun farkına varabilir. Kedilerin, kokladıkları kişileri hem birey olarak hem de potansiyel tehdit ya da güven figürü olarak değerlendirmesi oldukça olağandır.
Kediler yaşadıkları alanı sadece gözle değil, koku yoluyla da işaretlerler. Yanından geçerken bir mobilyaya başını yaslaması, halıya vücudunu sürtmesi ya da sevdiği bir eşyaya çenesini dayaması, kokusunu bırakma çabasıdır. Bu, hem alan kontrolünün hem de aidiyet hissinin bir parçasıdır.
Yeni gelen eşyaları kokladıktan sonra bu eşyalara sürtünmesi, “bu artık benim alanıma ait” demenin kedice yoludur. Aynı şey yeni gelen insanlar için de geçerlidir. Sevdiği ve kabul ettiği kişilerin bacaklarına sürtünme, hem kokusunu bırakma hem de tanıma davranışının bir uzantısıdır.
Eğer kediniz yeni eşyaları ya da yeni gelen kişileri kokladıktan sonra onlardan uzaklaşıyor, tüylerini kabartıyor ya da agresif tepkiler veriyorsa bu, alanına yönelik bir tehdit algıladığını gösterir. Bu durumda yeni gelen nesne ya da kişinin, kedinizin yaşam alanında yumuşak geçişlerle kabul edilmesi gerekebilir. Kokusal adaptasyon süreçlerinde kedinize zaman tanımak ve alanına saygı duymak oldukça önemlidir.
Kedilerin yeni eşyaları koklaması, onların doğal ve gelişmiş algı sistemlerinin bir sonucudur. Bu davranış, kedinizin eşyayı tanıma, analiz etme, alanını koruma ve güvenliğini sağlama biçimidir. Aynı şekilde eve gelen yeni bireylerin de önce koklanması, sosyal tanımanın ilk adımıdır. Bu durumun arkasında tehdit algısı olabileceği gibi sadece bilgi toplama amacı da olabilir. Kedinizin bu davranışlarına karşı sabırlı ve dikkatli olmak, onun daha güvende ve huzurlu hissetmesini sağlar. Eşyaları koklamasına izin vermek, hatta sürtünmesine alan açmak, kedinizin o nesneyi kabullenmesini kolaylaştırır.